Halkın Kanser ve Kanserden korunma konusunda farkındalığını artırmak ve erken teşhisin önemine vurgu yapmak için Türkiye'de her yıl 1-7 Nisan tarihleri arasında “Ulusal Kanser Haftası” etkinlikleri düzenleniyor.Kanser hem dünyada hem de ülkemizde sebebi bilinen ölümler sıralamasında Kalp ve Damar hastalıklarından sonra ikinci ölüm sebebi olması açısından önemli bir Toplum Sağlığı problemidir. Özellikle ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla ölümün yok edilebildiği ve erken tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği Kanser türlerini göz önüne alırsak korunmanın önemi artmaktadır.  Geçen yıl Türkiye’de 233 binden fazla kanser tanısı konuldu ve bunun 41 binden fazlası Akciğer Kanseri idi. Günümüzde Kanserlerin %30-50’si önlenebilir. Bu, kansere neden olan risk faktörlerinden kaçınma ve erken teşhis ile mümkündür. Birçok kanserin iyileşme olasılığı, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse yüksektir.Vakaların yüzde 30-50’sinin önlenmesi mümkündür. Ancak ne yazık ki her 5 Kanserden birinin nedeni ''Tütün Alışkanlıkları''. Maalesef gençler arasında Tütün kullanımı artıyor.Dünyada her 5 insandan biri yaşamı boyunca Kansere yakalanıyor ve her 8 erkekten biri, her 11 kadından biri Kanser sebebiyle yaşamını kaybediyor.Genetik yatkınlık, aile öyküsü, yaşam alışkanlıkları gibi faktörler nedeniyle kanser riski altında bulunan tüm bireylerin düzenli olarak çeşitli kontroller yaptırması önem taşıyor.Kanserde hastalığın tedaviye vereceği cevap, Tümörün yaygınlığı ile doğrudan ilişkili. Kanser tedavisi ile erken dönemdeki hastalıklar yüzde 80-90 oranında iyileşirken, ileri dönem hastalıklarından iyileşme oranı yüzde 40-50 olarak belirtiliyor.Haydi gelin Kanseri akla getiren belli başlı belirtileri bir kez daha anımsayalım:

-Kanama: Olağan dışı kanama birçok kanserde erken veya geç dönemde ortaya çıkabilir. Balgamda kan görülmesi Akciğer, dışkıda kan görülmesi Kalın Bağırsak, idrarda kan görülmesi Mesane, zamansız vajinal kanama ise Rahim veya Rahim Ağzı (Serviks) kanserinin belirtisi olabilir.Ayrıca  ağızda diş etlerinde yoğun kanamalar da Kanser belirtisi olabilir. 

-Memede veya vücutta hissedilen kitleler: Özellikle Meme, Testis, Lenf Bezi veya Yumuşak Doku Tümörleri cilt altında bir yumru veya şişlik ile hissedilebilir.

-Uzun süren veya tıbbi tedaviye rağmen geçmeyen öksürük,ses kısıklığı.

-Ciltte iyileşmeyen yaralar bulunması .Ayrıca vücudumuzda yıllardır mevcut olan bir ben veya siğilde şekil, boyut veya renkte yeni ortaya çıkan bir değişiklik durumunda hemen bir doktora müracaat edilmelidir. Zira Melanom denilen cilt tümörlerinde erken teşhis ile tedavi şansı artmaktadır.

-Ateş: Kanserde sıklıkla görülür fakat genelde ileri evre Kanserler ile birliktedir. Kan Kanseri ve Lenf Bezi Tümörlerinde ise başlangıç belirtisi olarak ortaya çıkabilir.

-Halsizlik: Kan kanseri veya kansızlığa neden olabilen Mide veya Kalın Bağırsak kanseri gibi kanserlerde erken ortaya çıkabilir. Halsizlik, Kanserin seyrini tahmin etme konusunda önemli bir bulgudur.

-Ağrı: Kemik veya Testis tümörlerinde ilk belirti olabilir ama genelde ileri Evre Kanserlerde görülür.

-Dışkılama veya idrar yapma alışkanlığında değişiklik: Uzun süreli kabızlık, ishal veya dışkı boyutunda değişiklik Kalın Bağırsak kanserinin ilk belirtisi olabilir. İdrar yaparken sancı, idrarda kan görülmesi veya idrar yapma sıklığının değişmesi Prostat veya Mesane kanserinin ilk belirtileri olabilir.

-Açıklanamayan kilo kaybı: Birçok kanserin; özellikle Mide, Pankreas, Yemek Borusu Kanseri ve Akciğer Kanseri gibi; ilk belirtisi açıklanamayan kilo kaybıdır.

Bu belirtiler her zaman kanser olduğunuz anlamına gelmez fakat bir Uzman Doktor tarafından mutlaka değerlendirilmelidir. Kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu tekrar ve tekrar vurgulamakta yarar görüyorum.  

Hepinize sağlıklı,mutlu günler,yarınlar diliyorum...

04.04.2021

Op. Dr. ATIL BİROL

 

 

Hafta sonu birçok ulusal medya kanallarında Korona virüsün meslek hastalığı sayıldığına dair açıklamalar hem sağlık hem de sosyal hizmet emekçilerini çok sevindirdi. Nasıl sevindirmesin ki,Covid-19 meslek hastalığı olarak sayıldığında sigortalıya geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi; malullük sigortası kapsamında malullük aylığı verilmesi;iş kazası veya meslek hastalığı sonrasında ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması; cenaze ödeneği verilmesi;iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması; ölüm sigortası halinde ölüm aylığı bağlanması; aylık almakta olan kız çocuklarına evlenme ödeneği ve cenaze ödeneği verilmesi gibi çok ciddi sosyal haklar gündeme gelmektedir.

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki maalesef medya ve sosyal medyadaki bu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin beklediği Koronavirüsün meslek hastalığı sayılması hakkındaki kanun daha kabul olmamıştır. Sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile ,Çalışma ve Sosyal İlişkiler Komisyonunda bütün parti temsilcilerinin uzlaşması sağlanarak ortak bir yasa teklifi hazırlamak için parti yöneticileri ve  ilgili Sağlık Bakanı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile  görüşülmek konusunda fikir birliğine varıldığı TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Sn.Recep Akdağ tarafından bildirilmiştir. Şimdi Koronavirüs döneminde fedakârca ve büyük bir özveri ile çalışan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin bir nebze olsun yüzünü güldürmek için tüm siyasi partilerdeki Sağlık sektöründen ve Sosyal Hizmet sektöründen gelen partili milletvekillerinin; her iki Sektörün Sendikal temsilcilerinin  ve bu konulara hassasiyet gösteren tüm Sivil Toplum kuruluşlarının  elbirliği ile  çalışması gerekmektedir. Sektör Emekçilerinin "en fazla yararına" olacak şekilde  bu yasa teklifinin gündeme gelmesi ve acilen  yasalaşması bir gereksinimdir.

TBMM Sağlık,Aile,Çalışma ve Sosyal İlişkiler Komisyonunda bulunan ve 19 Kasım 2020 tarihinde komisyona katılım sağlayan milletvekili üyelerin isimleri ve emaillerini vermekte fayda görüyorum.

Başkan Recep Akdağ(This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.)

Başkanvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut (This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.)

Sefer Aycan(This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.)

Ali Şeker(This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.)

Serpil Kemalbay Pekgözegü(This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.)

Sağlıklı, huzurlu günlerde görüşme ümidiyle….

Op.Dr.Atıl Birol

Bugünlerde pandemi(küresel salgın) nedeniyle sık sık bahsettiğimiz İspanyol gribi bundan yaklaşık 100 yıl önce 1918- 1920 yılları arasında bir pandemiye (küresel salgın) neden olmuştur.Covid-19 dan farklı bir fiziki ve kimyasal özelliği olan H1N1 virüsü hastalık etkenidir.

O yıllarda şimdiki gibi gelişmiş istatistikler olmadığı için   50- 100 milyon insanın  bu virüs nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. Garip bir tesadüf olarak kabul edilebilir ki İspanyol gribinin ilk kez kayda alındığı 11 Mart 1918 tarihinden 102 yıl sonra 11 Mart 2020 tarihinde ,Dünya sağlık örgütü Covid-19 kaynaklı  küresel salgını ilan etmiştir.

İspanyol gribi döneminde yaşayan insanlar bu hastalığın nedenini ve kaynağını tam olarak bilemiyorlardı.Virüsler  ancak 1931 yılında elektron mikroskobun icat edilmesi ile görüntülenmeye başlanmıştır.

Önceleri hayvanlardan bulaşan bir hastalık olduğu düşünülse de çok daha sonraları havayolu ile bulaştığı anlaşılmış ve maske bir korunma yöntemi olarak kullanılmıştır.  İspanyol gribi denmesinin sebebi, salgının ilk  olarak  İspanya’da  başlamamasına rağmen 1.Dünya Savaşı’na katılmayan İspanya’da salgının ilk olarak resmi kayıtlara girmesidir.

Yani bir nevi 1 Dünya savaşı nedeniyle sansür uygulanan dünyada basında ilk kez küresel salgını kayda alan İspanya bu acı olayın isim babalığını da yapmıştı.Yine bundan 100 yıl önce de sosyal mesafe, maske zorunluluğu, karantina uygulamaları ve ülkelerin sınırlarının geçici olarak kapatılması  gündeme gelmişti.

Bazı ABD eyaletlerinde polis güçleri, sağlık çalışanları ve hatta yurttaşlar için bile maske takmak zorunluydu.

San Fansisko gibi şehirlerde İnfluenzadan ölüm sayılarındaki düşüş, kısmen zorunlu maske takma politikalarıyla ilişkilendirilmiştir.İspanyol gribinde salgının bitmesinden yıllar sonra hastalığın nedeninin ortaya konulması düşünüldüğünde Covid-19 küresel salgınının ortaya çıkmasından günler sonra etken olan virüsün genetik haritasının çözülmesi ve buna bağlı olarak çözüm odaklı aşılar ve nedenine yönelik tedavilerin dünyanın çeşitli bilimsel merkezlerinde araştırılıyor olması nedeniyle elbette 20. yüzyılın başlarındaki nesile göre  21 .yüzyılda benzer bir  tabloyla karşılaşan bizler  çok daha şanslı bir nesiliz.

Sağlıklı, huzurlu ,küresel salgınsız günler görmek ümidiyle…

30 Mayıs 2020

Op.Dr.Atıl Birol